Çalışmanın merkezinde, kanda p-tau217 adlı bir proteinin seviyelerinin ölçülmesi yer alıyor. Araştırmacılar, bu proteinin hastalığın erken evrelerinde tespiti için güvenilir bir belirteç olup olmadığını inceleyecek. Böylece hem hastalar hem de sağlık çalışanları, daha bilinçli ve hızlı kararlar verebilecek.
Şu anda Alzheimer teşhisi için genellikle beyin taramaları ve belden sıvı alma gibi pahalı ve invaziv yöntemler kullanılıyor. Ancak Alzheimer’s Research UK’in verilerine göre, tanı konan bireylerin yalnızca yüzde 2’si bu “altın standart” testlere erişebiliyor. Yeni kan testi bu durumu değiştirme potansiyeline sahip.
Denemeye ülke çapındaki hafıza kliniklerinden hastalar dahil ediliyor. Toplamda 1.100 katılımcının yer alacağı çalışmada, katılımcıların yarısı kan testinin sonuçlarını üç ay içinde, diğer yarısı ise bir yıl sonra alacak. Bu sayede erken teşhisin klinik kararları nasıl etkilediği ve yaşam kalitesine olan katkısı değerlendirilecek.
Alzheimer’s Research UK Baş Medikal Sorumlusu ve denemenin eş lideri Prof. Jonathan Schott, testin etkisine dair umut verici ifadeler kullandı:
“On yıllar süren araştırmaların ardından, Alzheimer için artık güçlü bilimsel kanıtlarla desteklenen bir kan testine sahibiz. Bu test, PET taramaları ve bel sıvısı alımı gibi testlerle benzer bilgi sağlıyor; üstelik çok daha ucuz ve erişilebilir.”
Denemeye katılan aileler de çalışmanın potansiyeline dair umut taşıyor. Eşi Kathryn’e bakan Michael White, “Bizim teşhis yolculuğumuz iki buçuk yıl sürdü. Böyle bir kan testi en başta doğru tanıyı koymamızı sağlardı ve hayatımızda büyük fark yaratırdı” diyerek deneyiminin ne kadar zorlu olduğunu vurguladı.
Alzheimer’s Disease International’a göre 2020’de dünya genelinde 55 milyon kişi demansla yaşıyordu. Bu sayının 2030’da 78 milyona, 2050’de ise 139 milyona ulaşması bekleniyor. Yeni test, bu artış karşısında sağlık sistemleri için hayati bir destek sağlayabilir.