Moskova yönetiminin geçen temmuzda güvenli sevke izin veren “Karadeniz Tahıl Girişimi”nden çıkmasının ardından, Ukrayna tahıl ihracatı için tamamen Avrupa Birliği (AB) rotalarına ihtiyaç duyuyor. Ancak AB içinde Polonya başta olmak üzere birtakım ülkeler öncelikle kendi çiftçisini korumak için 15 Eylül’de sona erecek yasağın uzatılmasını istiyor.
Brüksel, beş Doğu Avrupa ülkesinin kendi pazarını koruma talebini gündemine alırken Ukrayna’ya yardım edilmesi gerektiğini de düşünüyor. Bu da AB yönetimini karar konusunda ikilemde bırakıyor.
Ukrayna tahılının AB pazarına satış yasağına öncülük eden Polonya, Macaristan, Romanya, Slovakya ve Bulgaristan bu sürenin uzatılmasını istiyor.
AB gümrük vergilerinden muaf tutulan Ukrayna tahılı, yerel üretimden daha ucuza alınabiliyor.
Ukrayna’nın mesafe bakımından daha yakın olması söz konusu beş ülkede Kiev’den gelen tahılın daha fazla satın alınmasına neden olurken, bu ülkelerdeki yerel satışta kesintilere yol açtı.
Yerel pazarda mahsullerin birikmesi nedeniyle fiyatlar düştü ve Polonya başta olmak üzere beş ülkedeki çiftçiler bu durumu protesto etti.
Yasağın uzatılması isteniyor
Bu yıl nisan ayında Polonya ve Macaristan tek taraflı olarak sınırlarını Ukrayna’dan tahıl ve diğer gıda maddelerinin ithalatına kapattı.
AB, mayıs ayında Polonya, Macaristan, Romanya, Slovakya ve Bulgaristan’ın 5 Haziran’a kadar buğday, mısır ve yağlı tohumlarının yurt içi satışını yasaklamasına izin verdi ve daha sonra bu yasak 15 Eylül’e kadar uzatıldı.
Yasağın en azından yıl sonuna kadar uzatılması talebi de 19 Temmuz’da bu beş ülkeden geldi. AB yönetimi depolama kapasitesi, hasat sonucu gibi verileri elde etmek için yasak kararını eylülde gözden geçireceğini duyurdu ve böylece bekleyiş başladı.
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, 14 Ağustos’taki açıklamasında, hükümetin Ukrayna tarım ürünlerine yönelik ithalat yasağını uzatacağını söylemişti.
Ukrayna’yı tutarlı şekilde desteklediklerini belirten Duda, “Diğer bir husus -ve bu bizim en önemli yükümlülüğümüz- Polonya’nın çıkarlarını korumaktır. Dolayısıyla bizimle başlayan iç pazarın ve AB pazarının savunulmasıdır.” ifadelerini kullanarak yasağa desteğini bir kez daha açıklamıştı.
Polonya Tarım Bakanı Robert Telus da 3 Eylül’de yaptığı açıklamada, “Polonyalı çiftçilerin çıkarları bizim için AB düzenlemelerinden daha önemli olduğu için 15 Eylül’den sonra Ukrayna tahılının Polonya’ya girmesine izin vermeyeceğiz.” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Telus, tahıl fiyatlarının düşük olduğunu ve depoların tahılla dolu olduğunu bunun da durumu daha da zorlaştıracağını öne sürmüştü.
Bakan Telus, 7 Eylül’de yaptığı açıklamada ise Avrupa Komisyonuna Ukrayna’dan tahıl nakliyesini destekleyecek bir mali araç oluşturması çağrısında bulunmuştu.
Telus, Polonya’nın “sert oynayacağını” ve konuyu gündeme getirmeye devam edeceğini söylemişti.
Aynı gün konuşan Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda’nın Dış Politika Başdanışmanı Marcin Przydacz? ise??? “Burada tam bir abluka söz konusu değil. Eğer bu tahıl Afrika’daki müşterilere ulaştırılacaksa, oraya gidecektir. Ancak bu tahılın kontrolsüz şekilde AB iç pazarına girmesine izin verilmeyecek.” demişti.
Polonya’nın 15 Ekim’de seçime gidecek olması nedeniyle de Ukrayna tahılının ülkeye girmesine ve çiftçilerden alınacak tepkiye razı olmadığı ifade ediliyor.
Baltık ülkeleri devreye girmek istiyor
Öte yandan, Litvanya, Letonya ve Estonya’dan oluşan Baltık ülkeleri de kendi limanlarından geçen bir rotanın Ukrayna tahılı için alternatif olabileceğini dile getiriyor.
Ancak Ukrayna’dan gönderilecek tahılın kara yoluyla Baltık limanlarına ulaşması da ekonomik olarak cazip olan tahılı pahalılaştırıyor.
Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nauseda, 7 Eylül’de Baltık Denizi liman koridorlarının geliştirilmesinin ardından yılda yaklaşık 10 milyon ton Ukrayna tahılının sevk edilmesinin mümkün olacağını söylemişti.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de dün yaptığı açıklamada AB ülkelerine tepki gösterdi. Tahıl ihracatına yönelik kısıtlamalara karşı olduklarını vurgulayan Zelenskiy, “Ukrayna ve Avrupa temelleri için tahkim mahkemelerinde mücadele etmek gerekirse bunu yaparız.” ifadesini kullanmıştı.